Psikoloji biliminin popülerleşmesi ve gündelik hayatımızda daha çok yer alması ne güzel! Ancak bu durum tehlikeli bir bilgi kirliliğine de yol açabiliyor.
Kitaplarda, dizilerde ve sosyal medyada anlatılan psikoterapi öyküleri bazen gerçeklikten hayli kopuk olabiliyor. Aile dizimi gibi, bir sorunun varlığını tek bir nedene bağlayan ve mucizevî şekilde iyileşme sağlayan tedavi yöntemleri vaat ediliyor.
Derdimize şıp diye derman olacak mucizevî bir ilaca hiçbirimiz hayır demeyiz. Bir baharatın, bir diyetin bütün fiziksel hastalıklara iyi gelmesini isteriz. Aynı şekilde, haftasonu gidilen bir arınma kampının da bizi bütün travmalarımızdan arındırması fikri çok cazip, değil mi?
Bir sorunun tek bir nedeni olamayacağı gibi, tek bir çözüm yöntemi de bir o kadar gerçekçi değil. Depresyon için ipuçlarını sadece anneannemizin yaşam öyküsünden aktarılan bir mirasta ararsak, kendi hayat öykümüz içinde öğrendikleriniz ve şu an içinde bulunduğumuz koşulları görmezden gelmiş oluruz.
Fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkların birbiriyle zannettiğimizden daha fazla ilişkili olduğunu artık biliyoruz. Ancak tek bir psikolojik meselenin kansere yol açamayacağını ve psikolojik bir tedavinin bir kemoterapinin yerini tutamayacağını hatırlamak zorundayız.
Bilimsel olarak kanıtlanmış her yöntemin tedavi planında bir yeri vardır. Her derde deva hızlı çözüm vaatlerininse genelde altı boştur. İyileşme ve iyileştirme hevesiyle popülerleşen bazı yöntemler, yetkin olmayan kişiler elinde tehlikeli bir silaha dönüşebilir. Bu yöntemlerle iyileşen kişilerin hikayeleri daha çok kulağınıza gelirken, fayda sağlamayan hatta zarar görenlere uzmanlar daha çok tanıklık eder.
Mucizezede olmamak için, başvurduğunuz yöntemin:
1. Bilimsel olarak desteklendiğinden,
2. Bir uzman tarafından uygulandığından,
3. Mucizevî olarak pazarlanmadığından emin olun.
Comments